“ Eûzübillâhimineşşeytânirracîm..
Bismillâhirrahmânirrahîm “
“ Ve tüb aleynâ yâ tevvâbü yâ hakîmü
tevbeten nasûhan liekûne minellezîne izâ fealû fâhişeten ev zalemû enfüsehüm
zekrullahe festeğferu li zünübihim vemen yeğfiruzzünûbe illallâhu …” (1 defa )
“ Estağfirullâh el azîm el kerîm
ellezî lâ ilâhe illâ hüve el hayyel kayyûme ve etûbü ileyhi sübhânehu..” ( 11 defa )
“*Allahu Ekber*…Allâhümme salli alâ
Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim.
İnneke hamidün mecîd..”
“ Ayet-el Kürsi..” ( 1-3-7 defa
isteğe göre okunabilir)
“ Peygamber Efendimiz (Aleyhissalâtu
Vesselâm’ın).. Tüm Peygamberlerin (Aleyhisselâm).. Ehl-i Beyt-i Nebevî ve
Sahabe-i Kiramın.. (Radıyallahu Anhüm), Üstadımız Bediüzzaman (Radıyallahu
anh).. Gavs-ı Âzam Abdülkâdir Geylânî (Kudduse sırruhu) Hazretlerinin.. Ahirete
irtihâl eden Nur Talebelerinin (Rahmetullâhi-Aleyh) Ruhlarına 3 İhlas 1 Fâtiha…
“ Sübhânellâhi velhamdü lillâhi velâ
ilâhe illallâhü vallâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil
aliyyil-azîm. ” ( 3 defa )
“ Lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerike leh.
Lehul mulku ve lehul hamdu yuhyî ve yumît. Vehuve Hayyun lâyemut, biyedihil
hayr ve huve alâ kulli şey’in kadîr..” (
3 defa )
*Bismillâhirrahmânirrahîm*
“ Yâ Ni’me’l-habîb..Yâ
Ni’me’t-tabîb..Yâ Ni’me’l-hasîb..Yâ Ni’me’l-karîb..Yâ Ni’me’r-rakîb..Yâ
Ni’me’l-mucîb..Yâ Ni’me’l-enîs..Yâ Ni’me’l-vekîl..Yâ Ni’me’l-mevlâ..Yâ
Ni’me’n-nasîr..Sübhâneke yâ lâ ilahe illâ ente’l-emâ-ne’l-emâne ecirnâ
mine’n-nâr.”
Allahümme Rabbena hallisna ve ecirna
ve neccina minen-nar.Ve afina va’fu anna ve edhil-nel Cennete dare kudsike
meal-ebrar.Bi-afvike ya Mücir, bi-fadlike ya Gaffar.Ve es’elüke bi-hakkı
hazihil-esmail-kerimetis-şerifeti ves-sıfatil-celiletil-latifeti en-tusalli
ala-seyyidina Muhammedin ve ala-alihi ve sahbihi bi-adedi hasenati
Muhammedin.bismillah, hasbiyallah, la ilahe illallah, şehidallah, kul-hüvallah,
maşaallah, Rabbiyallah, tebarekallah, tealallah, tevekkeltü alallah,
fese-yekfikehümullah, ve hüves-semiul-alim.Sübhaneke ya la ilahe illa
entel-emanül-eman la uhsi senaen aleyke ente kema esneyte ala nefsik ya Allah,
ya Rahman, ya Rahim, ya Gafur, ya Şekur.. es’elüke bima ahsaytehu aleyke min-esmaikel-hüsna ve sıfatikel-ulya ve
kelimatiket-tammeti en tağfire li ve li-valideyye ve li-üstadi Saidin-Nursi ve
li-talebeti resailin-nur ve li-cemiil-mü’minine vel mü’minati vel-müslimine
vel-müslimati el-ahyai minhüm vel-emvat.Ve terhamena rahmeten tuğnina biha an
rahmeti men sivake min-halkike.ve en takdiye havayicena ve tu’tiyena sualena
fid-dünya vel ahireti ve tahtime lena bis-seadeti veş-şehadeti vel-kerameti
vel-büşra inde firakid-dünya..ve tecziye Muhammeden sallallahü aleyhi ve sellem
anna ma hüve ehlühü ve müstahakkuh.. ve en la tekilena ala-enfüsina tarfete
aynin vela ila-ehadin-min-halkik.Ve tusliha lena şe’nena ve en tahrusena
bi-aynikelleti la tenamu ve tahfezana bi-rüknikellezi la yüramu ya zelcelali
vel-ikram. Ve en tasrife anna ve ammen ullika aleyhi hazihil-esmau afetel-cinni
vel-insi veş-şeyatin ve zelzeletel ardi ve dekdeketel-cibali min-haşyetih. Ve
afetettauni vel-vebai ve aynes-sui ve veceal-cevarihi ve sairel-afat.Ve
tahfezana min-külli şerrin ve suin.Ve terzukanas-selamete vel-afiyete vel hayra
fid-dünya vel-ahireti bi-rahmetike ya erhamer-rahimin.Ve sallallahü
ala-seyyidina Muhammedin ve alihi ve sahbihi ecmain.Velhamdü lillahi
rabbil-alemin…………..
"*Allahu Ekber*…Allâhümme bârik
alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârekte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim.
İnneke hamidün mecîd.."
*“ESMA VE SIFAT-I NEBİ ( A.S.M )
HAKKINDA NOTLAR”*
“ Bismillâhirrahmânirrahim..”
51 -*KÜNUZ-U ESMA-İ İLAHİYENİN
KEŞŞAFI, GÖSTERİCİSİ* *(A.S.M)*
Anlamı: Allah’ın C.C isimlerinin
hazinelerinin keşfedicisi ve o hazinenin göstericisi olan Hz. Muhammed
A.S.M
…….. Ve kezâ, bütün nimet hazinelerini açmak salâhiyetinde olan, nimet-i
imana vesile olan Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm dahi öyle bir
nimettir ki, nev-i beşer ilelebed o zâtı (a.s.m.) medh ü senâ etmeye borçludur……
Yirmi Dokuzuncu Lem'a | İkinci Bab
*BU İSMİN/SIFATIN HAKİKATİNE DAİR;*
Arkadaş! O hutbe-i ezeliyeyi okuyan
zât, kâinatın kemâlâtını keşfeden canlı bir güneştir; saadet-i ebediyeyi ihbar
ve tebşir ediyor. Nihayetsiz rahmeti keşfetmiş, ilân ediyor. Saltanat-ı
Rububiyetin mehâsininin dellâlı ve esmâ-i İlâhiyenin gizli definelerinin
keşşâfıdır…Mesnevi-i Nuriye
….Ve keza, ziyasız güneşin vücudu
mümkün olmadığı gibi, ulûhiyet de tezahürsüz olamaz. Tezahürü ise, irsal-i
rusül ile olur.
Ve keza, hadd-i kemâle bâliğ olan en
yüksek bir cemâlin bilinmesi, görünmesi, gösterilmesi için resullerin tarifi
lâzımdır.
Ve keza, kemâl-i cemâle bâliğ olan
kemâl-i hüsn-ü san’at, resullerin delâletiyle olur.
Ve keza, rububiyet-i âmme,
ubudiyet-i külliye ister. Bu da zülcenaheyn resullerin vahdet-i İlâhiyeyi halka
ilân etmeleriyle mümkün olur.
Ve keza, bir hüsün sahibinin isteği
olmasa ve bir ayine bulunmasa ve tarif edici bir şahıs tavassut etmezse, onun
hüsnünün görünmesi, gösterilmesi mümkün değildir. Bu da ancak resuller
vasıtasıyla olur. Çünkü, resul, ubudiyetiyle Hâlıkın hüsnüne ayinedir; risaleti
cihetiyle de halka izhar ve ilân eder.
Ve keza, bir zâtın cevahirle,
zîkıymet eşya ile dolu hazinelerini açıp halka göstermek ve arz etmekle o zâtın
kudretini, zenginliğini, saltanatını ilân etmek için, ancak o zâtın
müsaadesiyle ve iradesiyle emir ve tayin edilmiş bir memur lâzımdır. İşte o
memur resuldür.
Arkadaş! Bu sıfatları hâiz, bu
vazifeleri en mükemmel görebilecek Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdan
başka âlemde bir şahıs yoktur. En câmi, en kâmil, en fâzıl o zâttır. Tam tamına
teşhir, tebliğ, tarif, tavsif, izhar, ilân eden, o zâttır…..Mesnevi-i Nuriye
…… Gök, zemin, dağ, tahammülünden çekindiği ve korktuğu emanetin müteaddit
vücuhundan bir ferdi, bir vechi ene’dir. Evet, ene, zaman-ı Âdem’den şimdiye
kadar âlem-i insaniyetin etrafına dal budak salan nuranî bir şecere-i tûbâ ile
müthiş bir şecere-i zakkumun çekirdeğidir. Şu azîm hakikate girişmeden evvel, o
hakikatin fehmini teshil edecek bir mukaddime beyan ederiz. Şöyle ki:
Ene, künûz-u mahfiye olan esmâ-i
İlâhiyenin anahtarı olduğu gibi, kâinatın tılsım-ı muğlâkının dahi anahtarı
olarak bir muammâ-yı müşkilküşâdır, bir tılsım-ı hayretfezâdır. O ene,
mahiyetinin bilinmesiyle, o garip muammâ, o acip tılsım olan ene açılır ve
kâinat tılsımını ve âlem-i vücubun künûzunu dahi açar. Şu meseleye dair, Şemme
isminde bir risale-i Arabiyemde şöyle bahsetmişiz ki:
Âlemin miftahı insanın elindedir ve
nefsine takılmıştır. Kâinat kapıları zâhiren açık görünürken, hakikaten
kapalıdır. Cenâb-ı Hak, emanet cihetiyle, insana “ene” namında öyle bir miftah
vermiş ki, âlemin bütün kapılarını açar. Ve öyle tılsımlı bir enaniyet vermiş
ki, Hallâk-ı Kâinatın künûz-u mahfiyesini onunla keşfeder. Fakat ene, kendisi
de gayet muğlâk bir muammâ ve açılması müşkül bir tılsımdır. Eğer onun hakikî
mahiyeti ve sırr-ı hilkati bilinse, kendisi açıldığı gibi kâinat dahi açılır….Sözler
İ’lem eyyühe’l-aziz! Hilkat
şeceresinin semeresi insandır. Malûmdur ki, semere bütün eczânın en ekmeli ve
kökten en uzağı olduğu için, bütün eczânın hâsiyetlerini, meziyetlerini
hâvidir. Ve keza, hilkat-i âlemin ille-i gaiye hükmünde olan çekirdeği yine
insandır.
Sonra, o şecerenin semeresi olan insandan
bir tanesini şecere-i İslâmiyete çekirdek ittihaz etmiştir. Demek o çekirdek,
âlem-i İslâmiyetin hem bânisidir, hem esasıdır hem güneşidir. Fakat o
çekirdeğin çekirdeği kalbdir. Kalbin ihtiyacat saikasıyla âlemin envâıyla,
eczâsıyla pek çok alâkaları vardır. Esmâ-i Hüsnânın bütün nurlarına ihtiyaçları
vardır. Dünyayı dolduracak kadar o kalbin hem emelleri, hem de düşmanları
vardır. Ancak, Ganiyy-i Mutlak ve Hâfız-ı Hakikı ile itminan edebilir.
Ve keza, o kalbin öyle bir
kabiliyeti vardır ki, bir harita veya bir fihriste gibi bütün âlemi temsil
eder. Ve Vahid-i Ehadden başka merkezinde birşeyi kabul etmiyor. Ebedî, sermedî
bir bekadan maada birşeye razı olmuyor…Mesnevi-i Nuriye
*SÜNNET-İ SENİYE NOKTASINDA BU
İSİMDEN HİSSEMİZ;*
… Sonra “Bize yeter.” de ki
“biz” de bulunan ene’ye, yani nefsime baktım, gördüm ki: Hayvanat içinde beni
dahi menşeim olan bir katre sudan yaratan yaratmış, mu’cizâne yapmış, kulağımı
açıp gözümü takmış, kafama öyle bir dimağ, sineme öyle bir kalb, ağzıma öyle
bir dil koymuş ki, o dimağ ve kalb ve dilde rahmetin umum hazinelerinde iddihar
edilen bütün Rahmânî hediyeleri, atiyeleri tartacak, bilecek yüzer
mizancıkları, ölçücükleri ve Esmâ-i Hüsnânın nihayetsiz cilvelerinin
definelerini açacak, anlayacak binler âletleri yaratmış, yapmış, yazmış;
kokuların, tatların, renklerin adedince târifeleri o âletlere yardımcı vermiş….
Dördüncü Şuâ
… İ’lem eyyühe’l-aziz! İnsanın
fıtraten mâlik olduğu câmiiyetin acâibindendir ki: Sâni-i Hâkim şu küçük
cisimde gayr-ı mahdut envâ-ı rahmeti tartmak için gayr-ı mâdut mizanlar vaz
etmiştir. Ve Esmâ-i Hüsnânın gayr-ı mütenâhi mahfî definelerini fehmetmek için,
gayr-ı mahsur cihâzat ve âlât yaratmıştır. Meselâ, mesmûat, mubsırat, me’kûlât
âlemlerini ihata eden insandaki duygular, Sâniin sıfât-ı mutlakasını ve geniş
şuûnatını fehmetmek içindir…Mesnevi-i Nuriye
*SALÂVAT-I ŞERİFEMİZ*
*Bismillâhirrahmânirrahîm*
İnnellahe ve melâiketehû yusellûne
ale'n-nebiy. Yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ. Lebbeyk.
"Allâhumme salli alâ Seyyidinâ
Muhammedin ve alâ âli Seyyidina Muhammedin salâten tüncînâ bihâ
min-cemî'il-ehvâli vel âfat. Ve takdî lenâ bihâ cemîal hâcât ve tutahhirunâ
bihâ min-cemîi's-seyyiât ve terfe'unâ bihâ ındeke a'lâ'd-deracât ve tubelliğunâ
bihâ aksâ'l-ğayât min cemiîl-hayrâti fî'l-hayâti ve ba'del-memât Âmin yâ
mücîbed deavât, vel hamdü lillâhi rabbil âlemin”….
*“BİR MİLYON SALÂT BİR MİLYON SELÂM SENİN
ÜZERİNE OLSUN EY KÜNUZ-U ESMA-İ
İLAHİYENİN KEŞŞAFI, GÖSTERİCİSİ “* ( 3 defa )
Bismillahirrahmanirrahim,
Fa'lem ennehu ( 1 defa) Lâ ilâhe
illâllâh ( 99 ) Lâ ilâhe illâllâh Muhammedün Resulallah ( 1 Defa )
………..Kezâ, cüz’î ilim, irade ve
kudret gibi sıfatlarımın cüz’îliğinin ölçüsüyle Yaratıcımın ihata edici
sıfatlarını anlamam bana yeter. Nitekim benim cüz’î ilmimin ölçüsüyle Onun
ihata edici ilmini anlarım. Hâkezâ, benim İlâhımın mükemmelliğin sonsuz
mertebelerine sahip bir Kâmil-i Mutlak olduğuna ve kâinatta kemâlât olarak ne
varsa Onun kemâlinin âyetlerinden bir âyet ve Onun kemâlinin işaretlerinden bir
işaret olduğuna dair bilgim, kemal olarak bana yeter.
Kezâ, nefsimde kemâlât olarak
Allah’a iman bana yeter; çünkü insanoğlu için iman bütün kemâlâtın kaynağıdır.
Kezâ, çeşitli organ ve cihazlarımın
lisanıyla istenilen çeşitli ihtiyaçlarımın hepsi için, bütün Esmâ-i Hüsnânın
müsemmâsı olan, beni yediren ve içiren ve terbiye ve tedbir eden ve beni kemâle
erdiren, celâli herşeyden sonsuz derecede yüce olan ve lütuf ve ihsanı herşeyi
kuşatan İlâhım ve Rabbim ve Hâlıkım ve Musavvirim bana yeter.
…..Benim suretimi ve emsalim olan hayat
sahiplerinin suretlerini basit bir sudan lâtif san’atıyla ve herşeye nüfuz eden
kudreti ve hikmetiyle ve herşeyi her şe’niyle kaplayan rububiyetiyle açan Zât,
bütün taleplerim için bana yeter.
Kezâ, beni inşa eden, kulağımı ve
gözümü açan, cismime lisanımı ve kalbimi yerleştiren, vücuduma ve organlarıma,
rahmet hazinelerinin çeşit çeşit müddeharatını tartacak hesapsız ölçüler
yerleştiren ve kezâ lisanıma ve kalbime ve yaratılışıma, isimlerinin çeşit
çeşit definelerini anlamaya yarayacak hesapsız hassas âletler yerleştiren Zât,
benim bütün maksatlarıma yeter.
Kezâ, bana bütün enva-ı nimetini
ihsas etmek ve ekser isimlerinin tecellilerini tattırmak için, celîl
ulûhiyetiyle ve cemîl rahmetiyle ve kebîr rububiyetiyle ve kerîm re’fetiyle ve
büyük kudretiyle ve lâtif hikmetiyle benim küçük ve hakir şahsımda ve zayıf ve
fakir vücudumda bu organ ve âletleri ve bu cevher ve cihazları ve bu havâss ve
hissiyatı ve bu lâtifeleri ve maneviyatı yerleştiren Zât bana yeter.
…………………. Kezâ, beni habibi olan Muhammed Aleyhissalâtü
Vesselâmın ümmeti yaparak, imanda bulunan ve bütün kemâlât-ı beşeriye
mertebelerinin üstünde olan muhabbet ve İlâhî muhabbet nimetini bana bağışlayan
ve bu imânî muhabbet ile, mü’minin istifadesini imkân ve vücub dairelerinin
sonsuz müştemilâtına kadar genişleten Zât bana yeter….. Yirmi Dokuzuncu Lem'a | Beşinci Bab
*Subhâne rabbike rabbil izzeti ammâ
yesifûn Ve selâmun alâl murselîn Vel
hamdu lillâhi rabbil âlemin*
El Fâtiha / Allah Kabul Etsin
.