10 Aralık 2017 Pazar

ESMA VE SIFAT-I NEBİ NOTLARI - ( HAKK'IN EN MÜNEVVER BÜRHANI A.S.M ) / EZKÂR No: 217


“ Es-Selâmü aleyküm ve rahmetu’l-lâh ”

“ Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm “

“ Estağfirullah el-Azim el-Kerim ellezi la ilahe illahüvel hayyül kayyumu ve etübü ileyhi subhanehu.. ”  ( 11 defa )

“ *Allahu Ekber*…Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidün mecîd..”

“ Ayet-el Kürsi..” ( 1-3-7 defa isteğe göre okunabilir)

“ Sübhânellâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil-azîm. ” (  3 defa )

 “ Lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerike leh. Lehul mulku ve lehul hamdu yuhyî ve yumît. Vehuve Hayyun lâyemut, biyedihil hayr ve huve alâ kulli şey’in kadîr..”  ( 3 defa )

 “ Peygamber Efendimiz A.S.M’ın.. Tüm Peygamberlerin.. Ehl-i Beyt-i Nebevî ve Sahabe-i Kiramın.. (Radıyallahu Anhüm), Üstadımız Bediüzzaman R.A.. Gavs-ı Âzam Abdülkâdir Geylânî K.S. Hazretlerinin Ve ila cem’i ervahi-l evliya, ves-Sıddikin, veş-Şüheda, ves-Salihin, vel-Arifin, vel-Aşikin,Kur’an ve Nur Talebelerinin Ruhlarına 3 İhlas 1 Fâtiha…

“ Bismillâhillezî lâ yedurru me’asmihî şey’ün fil-ardi ve lâ fis-semâ’i ve hüves-semî-ul-alim…(3 Defa) “

“ Hasbiyallâhü lâ ilahe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül arş-il-aziym… “ ( 3 Defa )

“ Allahumme ecirnâ mine’n-nâr..” ( 7 defa hafif sesli )

“ Allahumme ecirnâ min kulli nâr..”

“ Yâ ‘İmâde men lâ ‘imâde leh..Yâ Senede men lâ senede leh..Yâ Zühra men lâ zühra leh..Yâ Giyâse men lâ ğiyâse leh..Yâ Hırze men lâ hırze leh..Yâ Fahra men lâ fahra leh..Yâ ‘İzze men lâ ‘izze leh..Yâ Mu’îne men lâ mu’îne leh..Yâ Enîse men lâ enîse leh..Yâ Gunyete men lâ gunyete leh..Sübhâneke yâ lâ ilahe illâ ente’l-emâ-ne’l-emâne hallisnâ mine’n-nâr.”

“ Allahumme edhilne’l-Cennete meâl ebrâr.. Allahumme edhilne’l-Cennete meâl ebrâr..”

" *Allahu Ekber*…Allâhümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârekte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidün mecîd.."


“ESMA VE SIFAT-I NEBİ ( A.S.M ) HAKKINDA NOTLAR”

 “ Bismillâhirrahmânirrahim..”

28- HAKK'IN EN MÜNEVVER BÜRHANI (A.S.M)

Anlamı: Doğru ve gerçeğin, vâcib ve lâzım her şeyin nurlu delili olan Hz. Muhammed A.S.M

Âyinedir bu âlem, herşey Hak ile kaim,
Mir’ât-ı Muhammed’den, Allah görünür dâim.

BU İSMİN/SIFATIN HAKİKATİNE DAİR;

Bismillâhirrahmânirrahîm,

Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Peygamberlerin hâtemi olan Muhammed’e ve bütün âl ve ashabına salât ve selâm olsun.

Allah Teâlâ ki, Ondan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur.
O Hayydır, O Kayyûmdur..maksudumuzdur, matlubumuzdur. Gayr-ı mütenahi berâhininden dört burhan-ı küllîyi îrad ediyoruz.

Birinci burhan: Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdır. Şu burhan-ı neyyirimiz Şuâat’da tenevvür ettiğinden, tenvir-i müddeâmızda münevver bir mir’attır...

………..Risalet ve İslâmiyetle mücehhez olan hakikat-ı Muhammediyedir ki, risalet noktasında en muazzam icmâ ve en vâsi tevatür sırrını ihtiva eden mecmû-u enbiyânın şehadetini tazammun eder. Ve İslâmiyet cihetiyle vahye istinad eden bütün edyân-ı semâviyenin ruhunu ve tasdiklerini taşıyor. İşte, bütün enbiyanın şehadetiyle ve bütün edyânın tasdikiyle ve bütün mu’cizatının teyidiyle musaddak olan bütün akvaliyle, vücud ve vahdet-i Sânii beşere gösteriyor. Demek şu dâvada ittihad etmiş bütün efâzıl-ı beşer nâmına o nuru gösteriyor. Acaba bu kadar tasdiklere mazhar, büyük, derin, durbîn, sâfi, keskin, hakaik-âşina bir gözün gördüğü hakikat, hakikat olmamak hiç ihtimali var mı?....Mesnevi-i Nuriye

………….

…Onuncu Sözün İkinci İşaretinde işaret edildiği gibi, Ulûhiyet, mukteza-yı hikmet olarak tezahür istemesine mukabil, en âzamî bir derecede zât-ı Ahmediye (a.s.m.) dinindeki âzamî ubûdiyetiyle en parlak bir derecede göstermiştir. Hem Hâlık-ı Âlemin nihayet kemâldeki cemâlini bir vasıtayla göstermek, mukteza-yı hikmet ve hakikat olarak istemesine mukabil, en güzel bir surette gösterici ve tarif edici, bilbedâhe, o zâttır.

Hem Sâni-i Âlemin nihayet cemâlde olan kemâl-i san’atı üzerine enzâr-ı dikkati celb etmek, teşhir etmek istemesine mukabil, en yüksek bir sadâ ile dellâllık eden, yine bilmüşahede o zâttır.

Hem bütün âlemlerin Rabbi, kesret tabakatında vahdâniyetini ilân etmek istemesine mukabil, tevhidin en âzamî bir derecede, bütün merâtib-i tevhidi ilân eden, yine bizzarure o zâttır.

Hem Sahib-i Âlemin nihayet derecede âsârındaki cemâlin işaretiyle, nihayetsiz hüsn-ü zâtîsini ve cemâlinin mehâsinini ve hüsnünün letâifini âyinelerde mukteza-yı hakikat ve hikmet olarak görmek ve göstermek istemesine mukabil, en şâşaalı bir surette âyinedarlık eden ve gösteren ve sevip ve başkasına sevdiren, yine bilbedâhe o zâttır.

Hem şu saray-ı âlemin Sânii, gayet hârika mu’cizeleriyle ve gayet kıymettar cevahirlerle dolu hazine-i gaybiyelerini izhar ve teşhir istemesi ve onlarla kemâlâtını tarif etmek ve bildirmek istemesine mukabil, en âzamî bir surette teşhir edici ve tavsif edici ve tarif edici, yine bilbedâhe o zâttır.

Hem şu kâinatın Sânii, şu kâinatı envâ-ı acaip ve ziynetlerle süslendirmek suretinde yapması ve zîşuur mahlûkatını seyir ve tenezzüh ve ibret ve tefekkür için ona idhal etmesi ve mukteza-yı hikmet olarak onlara o âsar ve sanayiinin mânâlarını, kıymetlerini ehl-i temâşâ ve tefekküre bildirmek istemesine mukabil, en âzamî bir surette cin ve inse, belki ruhanîlere ve melâikelere de Kur’ân-ı Hakîm vasıtasıyla rehberlik eden, yine bilbedâhe o zâttır.

Hem şu kâinatın Hâkim-i Hakîmi, şu kâinatın tahavvülâtındaki maksat ve gayeyi tazammun eden tılsım-ı muğlâkını ve mevcudatın “nereden, nereye ve ne oldukları” olan şu üç sual-i müşkilin muammâsını bir elçi vasıtasıyla umum zîşuurlara açtırmak istemesine mukabil, en vâzıh bir surette ve en âzamî bir derecede, hakaik-i Kur’âniye vasıtasıyla o tılsımı açan ve o muammâyı halleden, yine bilbedâhe o zâttır.

Hem şu âlemin Sâni-i Zülcelâli, bütün güzel masnuatıyla kendini zîşuur olanlara tanıttırmak ve kıymetli nimetlerle kendini onlara sevdirmesi, bizzarure, onun mukabilinde, zîşuur olanlara marziyâtı ve arzu-yu İlâhiyelerini bir elçi vasıtasıyla bildirmesini istemesine mukabil, en âlâ ve ekmel bir surette, Kur’ân vasıtasıyla o marziyat ve arzuları beyan eden ve getiren, yine bilbedâhe o zâttır.

Hem Rabbü’l-Âlemîn, meyve-i âlem olan insana, âlemi içine alacak bir vüs’at-i istidat verdiğinden ve bir ubûdiyet-i külliyeye müheyyâ ettiğinden ve hissiyatça kesrete ve dünyaya müptelâ olduğundan bir rehber vasıtasıyla yüzlerini kesretten vahdete, fâniden bâkiye çevirmek istemesine mukabil, en âzamî bir derecede, en eblâğ bir surette, Kur’ân vasıtasıyla en ahsen bir tarzda rehberlik eden ve risaletin vazifesini en ekmel bir tarzda ifa eden, yine bilbedâhe o zâttır.

İşte, mevcudatın en eşrefi olan zîhayat ve zîhayat içinde en eşref olan zîşuur ve zîşuur içinde en eşref olan hakikî insan ve hakikî insan içinde geçmiş vezâifi en âzamî bir derecede, en ekmel bir surette ifa eden zât, elbette o Mirac-ı Azîm ile Kab-ı Kavseyne çıkacak, saadet-i ebediye kapısını çalacak, hazine-i rahmetini açacak, imanın hakaik-i gaybiyesini görecek, yine o olacaktır.

….Bilmüşahede, şu masnuatta gayet güzel tahsinat, nihayet derecede süslü tezyinat vardır. Ve bilbedâhe, şöyle tahsinat ve tezyinat, onların Sâniinde gayet şiddetli bir irade-i tahsin ve kasd-ı tezyin var olduğunu gösterir. Ve irade-i tahsin ve tezyin ise, bizzarure, o Sânide san’atına karşı kuvvetli bir rağbet ve kudsî bir muhabbet olduğunu gösterir.

Ve masnuat içinde en câmi’ ve letâif-i san’atı birden kendinde gösteren ve bilen ve bildiren ve kendini sevdiren ve başka masnuattaki güzellikleri “Maşaallah” deyip istihsan eden, bilbedâhe, o san’atperver ve san’atını çok seven Sâniin nazarında en ziyade mahbup o olacaktır.

İşte, masnuatı yaldızlayan mezâyâ ve mehâsine ve mevcudatı ışıklandıran letâif ve kemâlâta karşı “Sübhanallah, Maşaallah, Allahu ekber” diyerek semâvâtı çınlattıran ve Kur’ân’ın nağamâtıyla kâinatı velveleye verdiren, istihsan ve takdirle, tefekkür ve teşhirle, zikir ve tevhidle ber ve bahri cezbeye getiren, yine bilmüşahede o zâttır………………Sözler

SÜNNET-İ SENİYE NOKTASINDA BU İSİMDEN HİSSEMİZ;

….Cenâb-ı Hakkın hadsiz merhameti olduğu gibi, hadsiz bir muhabbeti de vardır. Bütün kâinattaki masnuatın mehâsiniyle ve süslendirmesiyle kendini hadsiz bir surette sevdirdiği gibi; masnuatını, hususan, sevdirmesine sevmekle mukabele eden zîşuur mahlûkatı sever.

Cennetin bütün letâif ve mehâsini ve lezâizi ve niamâtı bir cilve-i rahmeti olan bir Zâtın nazar-ı muhabbetini kendine celbe çalışmak ne kadar mühim ve âli bir maksat olduğu bilbedâhe anlaşılır.

Madem, nass-ı kelâmıyla, Onun muhabbetine, yalnız ittibâ-ı Sünnet-i Ahmediye (a.s.m.) ile mazhar olunur; elbette ittibâ-ı Sünnet-i Ahmediye (a.s.m.) en büyük bir maksad-ı insanî ve en mühim bir vazife-i beşeriye olduğu tahakkuk eder….

…………….El-ârifü tekfîhi’l-işâre..( Arif olana bir işaret yeter.)

Allahım! “Şüphesiz sen pek büyük bir ahlâk üzeresin” sırrına mazhar olarak en üstün meziyetleri kendisinde toplayan ve “Ümmetimin fesadı zamanında benim sünnetime yapışana yüz şehid ecri vardır” buyuran zâta salât et…… Lem’alar


*SALÂVAT-I ŞERİFEMİZ*

*Bismillâhirrahmânirrahîm*,

“ İnnellahe ve melâiketehû yusellûne ale'n-nebiy. Yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ. Lebbeyk..”

“ Allahumme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Biadedi kulli dâin ve devâin  ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesîrâ..”

“ Allahumme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Biadedi kulli dâin ve devâin  ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesîrâ..”

“ Allahumme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Biadedi kulli dâin ve devâin  ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesirân kesîrâ..”

“ Salli vesellim yâ Rabbi alâ habîbike Muhammedin ve alâ cemîi’l-enbiyâi ve’l evliya-i ve’l murselîn ve alâ âli kullin ve sahbi kullin ecmaîn. Âmin ve’l-hamdulillâhi Rabbi’l-âlemin…”

“ Elfu elfi salâtin ve elfu elfi selâmin aleyke yâ Resûlallah..” 

“ Elfu elfi salâtin ve elfu elfi selâmin aleyke yâ Habîballah..”

“ Elfu elfi salâtin ve elfu elfi selâmin aleyke yâ emîne vahyillâh..”

“ Allahumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve ashâbihî biadedi evrakı’l-eşcâr ve emvâci’l-bihâr ve katarâti’l-emtâr, vağfirlenâ verhamnâ veltufbinâ vebi üstâdinâ ve vâlideynâ ve ihvânena vebi talebeti Resâili’n-Nûri’s-sadıkîne yâ ilâhenâ bikulli salâtin minhâ şehadeten.. eşhedu en lâ ilâhe illallah ve eşhedu enne Muhammeden Resûlullahi Sallallahu Aleyhi Tealâ Vesellem……”

" Lailahe illallahu adede kelimâtihî..Lailahe illallahu adede halkihî..Lailahe illallahu zinete arşihî..Lailahe illallahu mil-e semâvâthî..Lailahe illallahu misle zâlike me´ahû..Vel hamdu lillahi misle zâlike mea´hû…"

……………….

*“BİR MİLYON SALAT BİR MİLYON SELAM SENİN ÜZERİNE OLSUN EY HAKK'IN EN MÜNEVVER BÜRHANI“* ( 3 defa )

…Bi ennehü hüvallâhüllezî lâ-ilâhe illâ hüve vahdehü lâ şerîke leh .. Ve neşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasûlüh .. ve ennel cennete hakkun .. vennâra hakkun .. ve ennel havza hakkun .. ve enneş-şefâ’ate hakkun .. ve enne münkeran ve nekiyran hakkun .. ve vâ’deke hakkun .. ve ennessâate âtiyetün lâ raybe fihâ .. ve ennallâhe yeb’asü men filkubûri .. alâ zâlike nahyâ ve aleyhi nemûtü ve aleyhi nüb'asü ğaden ve lâ nerâ azâben inşâ’allâhu teâlâ….…Ve sallalâhü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve sellim teslîmen kesîrâ……

*Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin innurizzatiyyi ves sirris sari fi sairil esmai ves sıfat.* ( 3 defa )



…………….. Peygamberimizin Sükutları ve Konuşmaları

Resul Mücteba Efendimiz çok düşünür, az konuşur ve icap etmedikçe konuşmazdı. Sözlerine Allah ismi ile başlar ve Allah ismiyle sona erdirirlerdi. Gayet beliğ ve sesli konuşur, her kelimenin arasını ayırarak ağır ağır söyler ve anlaşılması güç olan noktalan izah buyururlardı. Meclis-i Alilerinde bulunanlar bu sebeple sözlerini kolayca ezberleyebilirlerdi. Bir şeye işaret edecekleri ve gösterecekleri zaman bir parmağı ile değil, bütün eliyle işaret buyururlardı.

Bir tarafa bakacağı zaman yalnız başını çevirmezler, bütün vücudu ile dönerlerdi. İlm-i Nur

*Subhâne rabbike rabbil izzeti ammâ yesifûn  Ve selâmun alâl murselîn Vel hamdu lillâhi rabbil âlemin*



El Fâtiha  / Allah Kabul Etsin





.