9 Aralık 2017 Cumartesi

ESMA VE SIFAT-I NEBİ NOTLARI - ( MUHABBET-İ RABBANİYENİN MİSALİ A.S.M ) / EZKÂR No: 216

“ Es-Selâmü aleyküm ve rahmetu’l-lâh ”

“ Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm “

“ Estağfirullah el-Azim el-Kerim ellezi la ilahe illahüvel hayyül kayyumu ve etübü ileyhi subhanehu.. ”  ( 11 defa )

“ *Allahu Ekber*…Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidün mecîd..”

“ Ayet-el Kürsi..” ( 1-3-7 defa isteğe göre okunabilir)

“ Sübhânellâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil-azîm. ” (  3 defa )

 “ Lâ ilâhe illallahu vahdehû lâ şerike leh. Lehul mulku ve lehul hamdu yuhyî ve yumît. Vehuve Hayyun lâyemut, biyedihil hayr ve huve alâ kulli şey’in kadîr..”  ( 3 defa )

 “ Peygamber Efendimiz A.S.M’ın.. Tüm Peygamberlerin.. Ehl-i Beyt-i Nebevî ve Sahabe-i Kiramın.. (Radıyallahu Anhüm), Üstadımız Bediüzzaman R.A.. Gavs-ı Âzam Abdülkâdir Geylânî K.S. Hazretlerinin Ve ila cem’i ervahi-l evliya, ves-Sıddikin, veş-Şüheda, ves-Salihin, vel-Arifin, vel-Aşikin,Kur’an ve Nur Talebelerinin Ruhlarına 3 İhlas 1 Fâtiha…

“ Bismillâhillezî lâ yedurru me’asmihî şey’ün fil-ardi ve lâ fis-semâ’i ve hüves-semî-ul-alim…(3 Defa) “

“ Hasbiyallâhü lâ ilahe illâ hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül arş-il-aziym… “ ( 3 Defa )

“ Allahumme ecirnâ mine’n-nâr..” ( 7 defa hafif sesli )

“ Allahumme ecirnâ min kulli nâr..”

“ Yâ Rabbe’l-beyti’l-harâm..Yâ Rabbe’ş-şehri’l-harâm..Yâ Rabbe’l-mescidi’l-harâm..Yâ Rabbe’l-beledi’l-harâm..Yâ Rabbe’r-rukni ve’l-mekâm..Yâ Rabbe’l-meş’ari’l-harâm..Yâ Rabbe’l-hılli ve’l-haram
Yâ Rabbe’n-nûri.ve’z-zalâm..Yâ Rabbe’t-tahiyyeti ve’s-selâm..Yâ Rabbe’l-celâli ve’l-ikrâm..Sübhâneke yâ lâ ilahe illâ ente’l-emâ-ne’l-emâne hallisnâ mine’n-nâr.”

“ Allahumme edhilne’l-Cennete meâl ebrâr.. Allahumme edhilne’l-Cennete meâl ebrâr..”

" *Allahu Ekber*…Allâhümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârekte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidün mecîd.."


*“ESMA VE SIFAT-I NEBİ ( A.S.M ) HAKKINDA NOTLAR”*

 “ Bismillâhirrahmânirrahim..”

27- MUHABBET-İ RABBANİYENİN MİSALİ (A.S.M)

Anlamı: Herşeyi terbiye eden Allah'ın C.C mahlûkatını sevmesini gösteren ve o muhabbete mazhar ve örnek olan Hz. Muhammed A.S.M

BU İSMİN/SIFATIN HAKİKATİNE DAİR;

……….. hayat-ı kalbî ve ruhîye medar olan marifet-i İlâhiye ve muhabbet-i Rabbâniye ve ubudiyet-i Sübhâniye ve marziyât-ı Rahmâniye cihetiyle, bu dünyadaki fâni ömür, bâki bir ömrü tazammun eder ve ebedî ve bâki bir ömrü intaç eder ve bâki ve lâyemut bir ömür hükmüne geçer…Lem’alar

….Zât-ı Vâcibü’l-Vücudun hadsiz cemâl ve kemâli vardır. Çünkü, bütün kâinatın aksâmına inkısam etmiş olan cemâl ve kemâlin bütün envâı, Onun cemâl ve kemâlinin emâreleri, işaretleri, âyetleridir.

İşte, herhalde, cemâl ve kemâl sahibi bilbedâhe cemâl ve kemâlini sevmesi gibi, Zât-ı Zülcelâl dahi cemâlini pek çok sever. Hem kendine lâyık bir muhabbetle sever. Hem cemâlinin şuââtı olan esmâsını dahi sever. Madem esmâsını sever; elbette esmâsının cemâlini gösteren san’atını sever.

Öyle ise, cemâl ve kemâline âyine olan masnuatını dahi sever. Madem cemâl ve kemâlini göstereni sever; elbette cemâl ve kemâl-i esmâsına işaret eden mahlûkatının mehâsinini sever. Bu beş nevi muhabbete, Kur’ân-ı Hakîm, âyâtıyla işaret ediyor.

İşte, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, madem masnuat içinde en mükemmel ferttir ve mahlûkat içinde en mümtaz şahsiyettir.

Hem san’at-ı İlâhiyeyi bir velvele-i zikir ve tesbihle teşhir ediyor ve istihsan ediyor.

Hem esmâ-i İlâhiyedeki cemâl ve kemâl hazinelerini lisan-ı Kur’ân ile açmıştır.

Hem kâinatın âyât-ı tekviniyesinin, Sâniinin kemâline delâletlerini parlak ve kat’î bir surette lisan-ı Kur’ân’la beyan ediyor.

Hem küllî ubûdiyetiyle rububiyet-i İlâhiyeye âyinedarlık ediyor.

Hem mahiyetinin câmiiyetiyle bütün esmâ-i İlâhiyeye bir mazhar-ı etemm olmuştur.

Elbette bunun için denilebilir ki, Cemîl-i Zülcelâl, kendi cemâlini sevmesiyle, o cemâlin en mükemmel âyine-i zîşuuru olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmı sever.

Hem kendi esmâsını sevmesiyle, o esmânın en parlak âyinesi olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmı sever ve Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâma benzeyenleri dahi derecelerine göre sever.

Hem san’atını sevdiği için, elbette Onun san’atını en yüksek bir sadâ ile bütün kâinata neşreden ve semâvâtın kulağını çınlatan, ber ve bahri cezbeye getiren bir velvele-i zikir ve tesbihle ilân eden Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmı sever ve ona ittibâ edenleri de sever.

Hem masnuatını sevdiği için, o masnuatın en mükemmeli olan zîhayatı ve zîhayatın en mükemmeli olan zîşuuru ve zîşuurun en efdali olan insanları ve insanların bil’ittifak en mükemmeli olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmı elbette daha ziyade sever.

Hem kendi mahlûkatının mehâsin-i ahlâkiyelerini sevdiği için, mehâsin-i ahlâkiyede bil’ittifak en yüksek mertebede bulunan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmı sever ve derecâta göre ona benzeyenleri dahi sever.

Demek, Cenâb-ı Hakkın rahmeti gibi, muhabbeti dahi kâinatı ihata etmiş. İşte, o hadsiz mahbuplar içindeki mezkûr beş vechinin herbir vechinde en yüksek makam, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâma mahsustur ki, “Habîbullah” lâkabı ona verilmiş. ……….Yirmi Dördüncü Mektubun İkinci Zeyli

SÜNNET-İ SENİYE NOKTASINDA BU İSİMDEN HİSSEMİZ;

“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:31……………………..“Allah’a (celle celâluhu) imanınız varsa, elbette Allah’ı seveceksiniz. Madem Allah’ı seversiniz; Allah’ın sevdiği tarzı yapacaksınız. Ve o sevdiği tarz ise: Allah’ın sevdiği zâta benzemelisiniz. Ona benzemek ise, ona ittibâ etmektir. Ne vakit ona ittibâ etseniz, Allah da sizi sevecek. Zaten siz Allah’ı seversiniz, tâ ki Allah da sizi sevsin.”İşte bütün bu cümleler, şu âyetin yalnız mücmel ve kısa bir meâlidir. Demek oluyor ki, insan için en mühim, âli maksat, Cenâb-ı Hakkın muhabbetine mazhar olmasıdır…..Lem’alar

…Allah, güzellik sergileyenleri sever. (Bakara, 195)

…Allah, çok tövbe edenleri sever, iyice temizlenenleri de sever. (Bakara, 222)

…Allah takvaya sarılanları sever. (Al-i İmran, 76)

…Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. (Al-i İmran, 134)

…Allah sabredenleri sever. (Al-i İmran, 146)

…Allah, güzel düşünüp güzellik sergileyenleri sever. (Al-i İmran, 148)

…Allah, tevekkül edenleri sever. (Al-i İmran, 159)

…Allah, adaletle hükmedenleri/adaleti ayakta tutanları sever. (Maide, 42)

…Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever. (Maide, 93)

…Allah, sakınanları sever. (Tevbe, 4)

…Allah, temizlenenleri sever. (Tevbe, 108)

…Allah, adalette titiz davrananları sever. (Hucurat, 9)

Allah kendi yolunda, duvarları birbine perçinlenmiş bir bina gibi, saf bağlıyarak çarpışanları sever. (Saff, 4)

………… Felek mest, melek mest, yıldızlar mest, gökler mest. Bütün canlılar baştan başa mest. Bütün varlıkların zerreleri beraber ve iç içe mesttirler….

Yani, muhabbet-i İlâhiyenin tecellîsinde ve o şarâb-ı muhabbetten, herkes istidadına göre mesttir. Malûmdur ki, her kalb, kendine ihsan edeni sever ve hakikî kemâle muhabbet eder ve ulvî cemâle meftun olur. Kendiyle beraber sevdiği ve şefkat ettiği zâtlara dahi ihsan edeni daha pek çok sever.

Acaba, sabıkan beyan ettiğimiz gibi, herbir isminde binler ihsan defineleri bulunan ve bütün sevdiklerimizi ihsânâtıyla mes’ud eden ve binler kemâlâtın menbaı olan ve binler tabakat-ı cemâlin medarı olan bin bir esmâsının müsemmâsı olan Cemîl-i Zülcelâl, Mahbub-u Zülkemâl ne derece aşk ve muhabbete lâyık olduğu ve bütün kâinat Onun muhabbetiyle mest ve sergerdan olmasının şayeste bulunduğu anlaşılmaz mı?

İşte şu sırdandır ki, Vedûd ismine mazhar bir kısım evliya, “Cenneti istemiyoruz. Bir lem’a-i muhabbet-i İlâhiye ebeden bize kâfidir” demişler.

Hem ondandır ki, hadiste geldiği gibi, “Cennette bir dakika rüyet-i cemâl-i İlâhî, bütün Cennet lezâizine fâiktir.”

İşte şu nihayetsiz kemâlât-ı muhabbet, vâhidiyet ve ehadiyet dairesinde, Zât-ı Zülcelâlin kendi esmâ ve mahlûkatıyla hâsıl olur. Demek, o daire haricinde tevehhüm olunan kemâlât, kemâlât değildir….. Otuz İkinci Söz/ İkinci Mevkıf

Not:… Allah kalbin bâtınını iman ve mârifet ve muhabbeti için yaratmıştır. Kalbin zahirini sair şeylere müheyya etmiştir. Cinayetkâr hırs kalbi deler, sanemleri içine idhal eder. Allah darılır, maksudunun aksiyle mücazat eder….Hutbe-i Şamiye

*SALÂVAT-I ŞERİFEMİZ*

Bismillâhirrahmânirrahîm**,

“ İnnellahe ve melâiketehû yusellûne ale'n-nebiy. Yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ. Lebbeyk..”

“ Allahumme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Biadedi kulli dâin ve devâin  ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesîrâ..”

“ Allahumme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Biadedi kulli dâin ve devâin  ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesîrâ..”

“ Allahumme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed. Biadedi kulli dâin ve devâin  ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesirân kesîrâ..”

“ Salli vesellim yâ Rabbi alâ habîbike Muhammedin ve alâ cemîi’l-enbiyâi ve’l evliya-i ve’l murselîn ve alâ âli kullin ve sahbi kullin ecmaîn. Âmin ve’l-hamdulillâhi Rabbi’l-âlemin…”

“ Elfu elfi salâtin ve elfu elfi selâmin aleyke yâ Resûlallah..” 

“ Elfu elfi salâtin ve elfu elfi selâmin aleyke yâ Habîballah..”

“ Elfu elfi salâtin ve elfu elfi selâmin aleyke yâ emîne vahyillâh..”

“ Allahumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve ashâbihî biadedi evrakı’l-eşcâr ve emvâci’l-bihâr ve katarâti’l-emtâr, vağfirlenâ verhamnâ veltufbinâ vebi üstâdinâ ve vâlideynâ ve ihvânena vebi talebeti Resâili’n-Nûri’s-sadıkîne yâ ilâhenâ bikulli salâtin minhâ şehadeten.. eşhedu en lâ ilâhe illallah ve eşhedu enne Muhammeden Resûlullahi Sallallahu Aleyhi Tealâ Vesellem……”

" Lailahe illallahu adede kelimâtihî..Lailahe illallahu adede halkihî..Lailahe illallahu zinete arşihî..Lailahe illallahu mil-e semâvâthî..Lailahe illallahu misle zâlike me´ahû..Vel hamdu lillahi misle zâlike mea´hû…"

……………….

*“BİR MİLYON SALAT BİR MİLYON SELAM SENİN ÜZERİNE OLSUN EY MUHABBET-İ RABBANİYENİN MİSALİ“* ( 3 defa )

* Allâhümme salli alâ Muhammedin ve enzilhül münzelel mukarrebe indeke yevmel kiyâmeti/ Allâhümme enzilhül mak'adel mukarrebe ındeke yevmel kıyâmeti*… (7 defa )

……………..Peygamberimizin vakitlerini değerlendirmeleri:

Peygamber Efendimiz A.S.M ; vakitlerini üç kısma ayırmışlardı. Bir kısmını namaz kılmak, Kur’an okumak gibi ibadete tahsis buyurmuşlardı. İkinci kısmında ehli iyali ve eshab-ı mesalih ile görüşmek üzere ve evinin işlerini yapmakla geçirirlerdi. Üçüncü kısmı da istirahat ve uyku zamanları idi. Her kabile ve kavmin iyi ahlaklı olanlarını, o kabileye reis tayin eder, camide ve namazda göremedikleri Ashab-ı Kiramı sorarlar, hasta iseler evlerine kadar giderek ziyaret eder, ihtiyaçlarını sorarlardı. İyi gördüğü ve beğendiği işlere halkı teşvik eder, çirkin gördüğü işlerden men eder, hülasa daima itidal üzere hareket edilmesini emrederdi…İlm-i Nur

*Subhâne rabbike rabbil izzeti ammâ yesifûn  Ve selâmun alâl murselîn Vel hamdu lillâhi rabbil âlemin*



El Fâtiha  / Allah Kabul Etsin





.